Uzun yıllar boyunca esnaflık yaptıktan sonra, içimdeki spor aşkını keşfetmeye karar verdim. Evet, dükkânın önünde koşan çocukları izlemekten bir farkı yoktu belki ama ben işi bir adım öteye taşımak istedim. Koşmaya başlayınca etrafımdakilerin “Antrenör müsün?” diye sormaları ise bir hayli eğlenceliydi. Ne antrenörü, ben daha önce dükkândan dışarı adımımı zor atıyordum! Ama sanırım bu, sporu sevmekten ve ona gönül vermekten geçiyor.
2014 yılına kadar hem okul hem de iş hayatım yoğundu. Ancak o yıl, koşu sporuna ciddi bir şekilde adım atmaya karar verdim. İşten güçten vakit bulup çeşitli yarışlara katıldım. İlk başlarda nefes nefese kalıp yarışı tamamlayamamak beni zorlasa da, zamanla bu yarışlar bana büyük bir memnuniyet vermeye başladı. Üstelik yarışlar sayesinde harika arkadaşlıklar ve dostluklar kazandım. Koşu topluluğu, gerçekten de sıcakkanlı ve destekleyici bir ortam sağlıyor.
Bu tutkumu daha da ileriye taşıyarak, One TEAM ile birlikte büyük işler yapmaya başladık. Bir düşünün; bir zamanlar dükkânda kasa başında otururken, şimdi ulusal yarışlarda, etkinliklerde boy gösteriyorum. Hem de sadece yarışmakla kalmıyor, bu yarışların organizasyonlarında aktif rol alıyoruz. Şimdi esnaf arkadaşlarım beni görünce, “Bu adamda ne değişti?” diye merak ediyorlar. Evet, dostlar, sporun gücü işte burada!
One TEAM ile birlikte gerçekleştirdiğimiz projeler ve organizasyonlar sayesinde, sadece kendimi geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda başkalarına da ilham veriyorum. Sporun bana kattığı değerleri ve enerjiyi paylaşmak, beni inanılmaz mutlu ediyor. Sporun sadece fiziksel değil, ruhsal olarak da ne kadar güçlü bir etkisi olduğunu deneyimlemek, hayatımda büyük bir dönüşüme neden oldu.
Koşu bandında değil, hayatın kendisinde koşmaya devam ediyorum. Ve bu serüvenin her anını seviyorum!